Sağlık ve fitness sektöründe 25 yılı aşkın deneyimimle, fitness’a ve sağlığa bakışımız ile bunların hayatımız üzerindeki gerçek etkisi arasında büyük bir kopukluk olduğunu kısa sürede fark ettim.
Toplumun ilgilendiği kısımların çoğu zaman gelip geçici trendler, performans hedeflerin ve açıkçası dış görünüş olduğunu; kalıcı sağlık kazanımlarının ise göz ardı edildiğini ve anlaşılmadığını deneyimledim.
Pek çok insan, kendi ihtiyaçlarını tam olarak anlamadan veya uzun vadede sağlıklarını korumak için en doğru yöntemi nasıl seçeceklerini bilmeden, popüler akımların peşinden koşuyor…
Benim sağlık ve fitness yolculuğum akademik bir ortamda başladı. Daha en başında, eğitimde büyük bir boşluk olduğunu fark ettim. Beden eğitimi ve spor bilimleri okuyor olmama rağmen, egzersizin sağlığı iyileştirme ve hastalıkları önlemedeki rolüne dair neredeyse hiçbir eğitim verilmediğini gördüm. Müfredat, spor ve performans odaklıydı; ancak egzersizin uzun vadeli sağlık ve yaşam kalitesi için bir araç olarak kullanılmasına yeterince önem verilmiyordu.
Bu farkındalık, öğrencilik yıllarımda yarı zamanlı olarak bir spor salonunda çalışmaya başladığımda beni derinden etkiledi. Gözlemlediğim şey oldukça çarpıcıydı: Ben de dahil olmak üzere hiçbir antrenör, spor salonuna gelen üyelerin sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını karşılayacak bilgiye ya da donanıma sahip değildi. Sektörde çok kritik bir eksik vardı: Egzersizin yalnızca sportif performansı artırmak için değil, genel sağlığı geliştirmek için bir araç olduğunun anlaşılması.
Bu boşluğu doldurmaya kararlıydım. Yolumu değiştirerek egzersiz ve sağlık bilimleri alanında uzmanlaşmaya başladım. Egzersizle sağlık arasındaki hayati bağı derinlemesine incelemek için ileri eğitimler aldım ve sonunda bu alanda akademisyen oldum.
Akademisyenlik dönemimde, teoriyle gerçek hayat uygulamaları arasında büyük bir uçurum olduğunu bir kez daha gördüm. Bu boşluk sadece eğitmenlerin ve antrenörlerin gelişimini değil, toplumun genel sağlık düzeyini de etkiliyor. Bu nedenle, profesyonelleri hem bilimsel bilgiyle hem de pratik araçlarla donatarak insanların hayatında gerçek bir fark yaratabilecek bir sistem geliştirmeye karar verdim.
Bu farkındalık, Fitness Check-Up Sistemi’nin doğmasına yol açtı. Bu sistem, hem eğitmenlere hem de bireylere sağlıkla ilişkili fitness hakkında net, uygulanabilir içgörüler sunmaktadır.
Fitness Check-Up Sistemi ‘nin temel amacı, fitness kavramına ortak, ölçülebilir bir tanım kazandırmaktır.
Sistemin merkezinde yer alan FitSkor, farklı fitness bileşenlerini bir araya getirerek, kişinin ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre neyin öncelikli olduğunu açıkça belirlemeye olanak tanır.
Bugüne kadar, fitness kavramı için evrensel kabul görmüş bir tanım mevcut değildi. Kimine göre fitness, VO2 max gibi kardiyovasküler kapasiteyle ölçülürken; kimine göre kuvvet seviyeleriyle tanımlanır.
Dünyaca bilinen bazı prestijli kurumların bile, kendi sertifikasyon sistemleri içinde egzersiz reçeteleri ve standartları konusunda tam bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu da sektörde ciddi bir kafa karışıklığına neden oluyor.
İşte bu noktada ekibimle birlikte geliştirdiğim sistem devreye giriyor: Bu sistem fitness’a dair netlik, standartlaşma ve kişiye özel bir yaklaşım sunarak, bu uzun süredir çözülemeyen sorunu ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Tansu Mehmet
MeMap Kurucusu